27 Ocak 2011 Perşembe

KUŞATMA


damlayıp geçtin gözlerimden, serpilip aktın omuzlarımdan, süzülüp düştün parmak aralarımdan ve damlalarınla buluşup kendin oldun... kaldırımın meğilini bahane edip istikametime ters yönde yolunu buldun... bense durdum ve menderes edişini izledim. belki de bi yılanın avına yaklaşım biçimiydi gidişin : yeni avına! bir önceki, bıraktığın zehirden iyileşmeden, uzaklaşıp olay yerinden, yeni bir avın peşine düştün... bana beni susturan o kılıflık yalanlarını nasıl sıraladıysan, yeni avına da anlat bunları : ben kalleş olayım sen leş; ben kötü olayım ve öyle kalayım ama sen iyileş... senin ömrün zehirlemekle geçsin tatlı tatlı bense panzehir arayayım acı acı ve benim de kurbanlarım olsun her arayışta dört bir yerlerinde acı; hepsi de sen imzalı... sen bir ordu, orman, sürü (adına her ne dersen işte!) bırak ardında... ve bizi izle o küçük tepende ama bilki tepenin kuşatılmasına az kaldı!

KİMLİK(?)


Bu iş kimlik???
Merak konusuydu bu işin kimliği.
Daha fazla sorgulamaya gerek yok cevap çok belli:
Herbir yerde parmak izin, kokun var.
Mahal yerini yani her yerimi araştırdım ve bunlara rastladım.
Seni işaret ediyor bütün bulgular.
Senden sonrakiler bende hep seni buldular...