28 Temmuz 2010 Çarşamba

12' ye 5 kala

12’ ye 5 kala
Kışın kimliğini açıkladığı kar taneleri
Yön değiştirdi bir anda
Pencereme vurduğunda anlamıştım varlığını aslında
Sanki beni dalgınlığımdan uyandırmak için ses veriyordu
Ben de seyre daldım onu,
Kulak verdim duyulmamış melodisine
Ne de olsa beni uyandırdı,
Anlamsızca anlam arayan düşüncelerimi canlandırdı...
Her ne kadar sevmesem de beyaz örtülü kara kışı
Her ne kadar
Ayrılık, yalnızlık ve aşılamayan engeller
Üçlüsünü hatırlatsa da bana
Yine de içime bir huzur verdi
12’ ye 5 kala

ZAR(AR)LARIN !

Zarlarının hileli olduğu çok belli
Nedense hep çifte standart yaşıyorsun bu hayatı
Sana ne olduğu da iyiden iyiye belli:
Uğraşıp çabalıyorsun göz alıcı yapmak için hayatını

Unutmuş gibisin eski adını ve sıfatını
Ama hatırlatır elbet hayat atıp o acı tokadını.
Çıkmazlara gidiyorsun görmeden önündeki karanlığı
Pembe ve hoş kokulu anlar kayıp gidince elinden,
Arda kalan pişmanlıkları atamayacaksın üzerinden.

Yırtıp at bu çok karalanmış sayfaları
Eski sen olmaman için ne engel var ki önünde?
Sen başka akılları sahiplerine iade et ve
Çıkar kutusundan aklını biran önce !

Çok bekledi ve hayatını düzeltmen için daha çok yeni
Mutluluk olduktan sonra sonunda insan nelerle savaşmaz ki...
Ben yürüdüğün yolu biliyorum sonu hiç iyi değil !
Tıpkı sonu hiç iyi olmayanlar gibi...

VAK'A

kelimelerin sözlükteki yerleri önemli değil,
ben onları kullanmadıktan sonra.
anlattıklarımın ne anlama geldiği önemsiz,
sen beni anlamadıktan sonra.
sözlerime cevap verme çaban gülünç,
kendini ifade edemedikten sonra.
boş bakışlarını üzerime dikme boşuna,
beni göremiyorsun nasıl olsa.
ve bu basit cümleler bile fazla,
bu durumu kavraman adına.

lugatımı tükettim yine sana,
anlatmaya çalıştım derdimi.
ne kadar anlatabildim ya da
algılıyabildin mi acaba beni ???
ama tabi sen de haklısın,
sonuçta 'algılayabildiğin' kadarım!

her ismi taktım da sıfatına
yakışmadı yine de hiçbiri.
sen tanımsız bir vak'asın
ve konuşmam bundan ileri ;)

27 Temmuz 2010 Salı

İKİ ÇEŞİT AŞK...

seviyorsan ve o da seviyorsa seni,
birlikteysen ve mutluysan onunla,
hem sevgilin hem dostunsa,
paylaşıyorsanız iyi-kötü herşeyi,
kendi gözlerinde onu onunkilerde kendini görüyorsan,
o yokken onu arıyor onu bulunca kendini kaybediyorsan,
birlikte kurduğunuz hayallerin dışında
kendi hayallerinizi bile birlikte gerçekleştirmek istiyorsanız,
siz tek bir beden, kalp, ruhsanız;
ama aynı zamanda sadece iki kişilikse bu ilişki,
yani dürüstseniz kendinize, birbirinize, ilişkinize;
dahil olamıyorsa üçüncü bir kişi:
yıkamaz; hatta sarsamaz!
hiçbir çelişki sizi ;)

bir de seviyorsundur ama...
ya başkasınındır ya başkasındadır
ya da senin olmak istemiyordur...
onu her gördüğünde heyecanla çarpan kalbin
o yokken ağrımaya başlar, belki de yorgunluğundan...
dokunamazsın ona ve hissedemezsin...
hayaller kurarsın ama gerçekleştiremezsin...
hayallerinin her kırılışında,
o kırıkların kalbine her saplanışında;
başlar kalbin daha da şiddetli ağrımaya...
tabi avuç içinin yalnızlığına karşın gözgöze gelirsin;
ama her gözgöze gelişinde,
kendinden başka herşeyi görürsün o gözlerde...
senden esirgediği gülücükleri başkalarına dağıtırken gördüğünde;
nefret edersin, lanet edersin, bitti dersin !
ama hiç gecikmeden, başlar sende bittiği yerden...
sen ona bu kadar kolay küser ve onu sebepsiz affederken
o senin için ne düşünür ne hisseder hiç bilemezsin...
onu, sevgini anlatırsın herkese;
ama o bunları hiçbir zaman bilmez senin cümlelerinle...
anlatırken 'biz' diyemezsin;
çünkü 'sen, ben, onlar' dan oluşur bu ilişki
aslında ilişki de denemez: tam bir çelişki...

SENİN HİKAYEN HANGİSİ???

*UMUR MESELESİ*

Umurumda değilsin diyemem sana,
Çünkü bu umur meselesi değil.
Yaşananları silemeyiz hiç birimiz...
Geçmişimden gözlerimi alamıyorum
Ve ne tesadüf ki geçmişim sensin!
Yanlış anlama bunları sakın;
Sen benim gönlüme
Yazıp, sildiğim bir isimsin ...
Bu lafların altında eziliyorum yazarken;
Eminim sen de okuyunca iyi hissetmeyeceksin.

Ama geçmişim ne kadar varsa
Geleceğim de o kadar var
Ve sen geçmişimde ne kadar varsan
Sensiz gelecek de o kadar!!!
İsmini cismini bildiğimle kalacağım
Ve bunu kendimle bile paylaşmayacağım!
Dedim ya, umur meselesi değil bu
Hem umurumda değilsin desem de
Ne kadar inanacaksın...

Eminim sen de bir gün
Soracaksın kendine bu umur meselesini
Cevabı her ne olursa olsun için yanacak
Çünkü ben bulduğum cevaplarla
Her geçen gün biraz daha yok oluyorum...
Umarım sen de yok olmazsın
Ama umurumda değilsin…

;)

'' YAĞMURDAKİ GÖZYAŞLARI ''

İçim dışım bir oldu
Bağırıyorum duyan yok.
Benim yağmurda gözyaşlarım var,
Çok isterdim ama silen yok.

Damlalarla damla damla akarlar
Belki de görünmezlik hissiyle akarlar...
Aslında görsen de söz geçmez onlara,
Masum ve küçüktür; süzülür yanağımdan yaşlar.

Karışır yağmurun kimyasına kimyası,
Ben miyim içimi döken; bu kimin yası?
İçimi diriltmeye yetmez azı,
Akar akar dinmez yağmurdaki gözyaşları...

Kader mi... ki böylesi düşman başına!
Elbet dinecek şiddetin, bırakmam yanına!
Seninle beraber gelip dökülür her defasında;
Bırak, ses etme! kalsın kuytularımda!

Acı da yalnızlık gibidir aslında
Paylaşmayı kabul görmez hayatta!
Gözyaşlarımın bir parçasını versem sana
Tövbe edersin dostun derdini paylaşmaya.

El değdirme canımın ağrısına
Kimselere belli etmem yalvarsanda
''Etsen ne değişir'' der gibi gözlerin,
Benim bildiğim ''yaşa ama yaşatma''

Kendime sakladım, herşeyi bir kendime
İçim kan ağlar, budur vuran gözlere.
Hapis oldu sözcükler kurumuş dudaklara
Cümlelere sığmaz; yaş olur gözlerde.

İmkansıza güvenip yürüdüm ben güneşli havada
Nereden bilirdim yağmur var sonunda...
Birgün pınarlarım sel olacaksa da,
Zamanı gelmişti artık yol verdim onlara...

Ruhumu parçalayan anlar vardı
Ve bu parçaları çalan anlar da...
O zamanlardan sakladım bunları,
Akar akar dinmez yağmurdaki gözyaşları...

İsyanım beni ağlatanlara,
Yandığımsa ağlarken geçen zamana...
Çok uzun sürdü bu yağmur; yeter!
Dursa... saklasam gözyaşlarımı başka yağmurlara...