6 Ekim 2011 Perşembe

17


Uyuyup uyandığımda mutluluğaydı yürüyüşüm.''Yeni gün, YENİ YAŞ, Yeni umut'' derken mutluluğa bürünmüşüm... Sonu yok sanki?! Hep bana uğrar sonlar halbuki!

Tekrar uyumaktı beni korkutan...
-''Ya uyanamazsam?!''
Birden daha da kötüsünü düşündüm istemeyerek:
-''Ya hiç uyanmamışsam!!!''

Her şey benimle uyuyup uyansa ne çıkardı sanki??? Her gece sarılıp uyuduğumu hiçbir sabah yanımda bulamadım... Her yeni güne, giderken bıraktıkları birkaç acıyla başladım... Şimdi yüreğimi yokladığımda herkes, her şey yerli yerinde... Ama çoğu zaman yoklayacak bir yürek bile yok yerinde!!!

Kendimi bildim bileli varlığımı sorguladığım şu hayatta, ilk defa yokluğumdan korktum! Her sabah ''Yeni gün!'' diye sevinip yaşamın ''ÖLÜME YÜRÜYÜŞ...'' olduğunu unutan sizlere, bugün ben de katıldım... İLK VE SON KEZ... Onlardan olduğum için affet beni Tanrı'm...


[03.09.2008 - doğumgünümden bir gün önce; günlükten]

BÜYÜ(LEN)MEK



Büyüdüm; büyülendim
Oysa ne tatlıydı çocukluk…
En fazla düşünce ağlardım,
Şimdi yürekten ağlamalarım

Sen büyülenme bebek!
Dalma sahte hülyalara
Aniden uyandığında
Batakalırsın kabuslara

Sen büyülenme bebek!
Hep oyuncakların olsun yanında
Yalnız kaldığını anladığında
Sıkı sıkı sarıl onlara

Sen büyülenme bebek!
Bırak o kardeşin kalsın
Yar dediğin acıtır canını;
Geceleri adını sayıklarsın

Sen büyülenme bebek!
Hiç susma olanlar karşısında
İçine attıklarında yok olma
Yastığına gömülüp ağlama

Sen büyülenme bebek!
Aldanma sakın aynalara
Yalan dünyada kalacak olan,
Sadece ismindir unutma

Sen büyülenme bebek!
Bu dünyanın kurallarına uyma
Her halükarda kazanacak olan
Bu dünyadır; bunu anla!

Büyümeki büyülenme bebek
Her şeyden geç kendinden geçme,
Geçmişe takılıp geleceği yoketme,
Sen varsın hayatının başrolünde!

25 Eylül 2011 Pazar

SARMAŞIK



Sarmaşıklı kaldırımlar dolanır ayağıma
Adımlar zayıflar her adımda...
Yürekler hızlı hızlı, nefesler tutulmuş
Gidenler giderken çoktan unutulmuş...

Gözler hep bir yönde
Eller sağa sola
Sallanır hep birlikte
Son yolcumuza

Ne oldu bize böyle?
Ne oldu sevgimize?
Seneler geçmişse de
Ne oldu içimize?

O gitti…
Gidip bitti…
Neden gitti?...
Hiç bilinmedi…

Söyle sözlerini
Susma son bir defa
Aç gözlerini
Bak uzaklara

Söyle sözlerini
Susma son bir defa
Aç gözlerini
Bak yarınlara

18 Haziran 2011 Cumartesi

Bir dudağın neler yapabilceğini düşündün mü hiç?



Bir kralın dudağıysa o dudaklar ölsün de diyebilir, sürgün de edebilir.
Aldatılmış bir aşığın dudaklarıysa eğer git de diyebilir af da edebilir.
Bir katile aitse itiraf ta edebilir susa da bilir.
Bir patronun dudaklarıysa eğer zam da yapabilir kova da bilir.
Bir anne dudağıysa evladım da diyebilir haram da edebilir.
O dudaklar öpüp iyileştire de bilir, konuşup yarayı iz de edebilir.
O dudaklar titrer; bazen korkudan bazen heyecandan...
O dudaklar kimi zaman susar, bazen de diline peleseng her kelimeyi sayar!
O dudaklar üşür soğuktan ya da yalnızlıktan...
Dudakların kanarlar; bazen uçuk olup kabusların yüzünden, bazen de sinirden kemirdiğinden...
O dudaklar öpücüklere boğduğu bir yüzü gün gelip tükürüklere de boğabilir!
O dudaklar bir tebessümün ardına nefret saklarlar, bir kötü sözün ardına ise pişmanlık...
Boyayla ya da gülücükle süslenen o dudaklardan kork.
İyisi artık zaten yok da ama ondan kötüsü de asla yok!

10 Mayıs 2011 Salı

sırt sırta


yer, gök, deniz zift misali...
gözlerinin ışığı bile yetmiyor artık.
arkamı döndüm diye kızma bana
ilk önce sen gittin.
gece kalır mıydı yüzün bana dönük olsaydı?
zifte batar mıydım gırtlağıma kadar?
bilirim; ışığın nereyi aydınlatıyorsa orasıdır gündüz, bahar...
ama şunu da bilmiyor değilim:
dünya yuvarlakken sırt sırta dönmemiz neye yarar...

26 Mart 2011 Cumartesi

LᾸL

sanki başka bir alemden gelen
eşsiz bir huzur : sen
tam da 'yaşamak istediğim' derken
bir ürperişle 'hayatım' gider elimden
lᾶl olurum o an 'kal' diyemem

gözünde gördüğüm ben
ama kalbinde yerim yokken
aşkımın içimde kabardığı anlarda
sökülüp dökülmeye her yeltenişte
lᾶl olur susarım, 'seviyorum' diyemem

iki göğsüm arasına oturan yumruğun sızısı
sol omzunda yatarken dinsin isterim
ama olmayacaksa da küsmem;
sana, hiç kimseye, hiçbir şeye...
ve bütün engeller dirilse de
engellere engeller eklense de
yazgım bundan ibaretse de
yılmam, yaşarım!
en yakın halinin uzaklığını
en uzak halinin uzaklığına tercih ederim
ve ‘lᾶl’ olur susarım…

bakire değilim(!)


ben aslında bakire değilim. duygularım bozuk benim, düşüncelerim alt-üst. küçük bir ağzım var ama çok bozuk. dilim iyi tat alır ama çok bileyledim. bakışlarımda anlam arama; gözlerimin arkası boş. gözyaşlarım da cildimi kurutuyor. bu yüzden sadece tatillerde ağlarım...
üstelik kalbim de yok. bence sol tarafımdaki zaman ayarlı bomba... karar aşamasında, patlamakla durmak arasında...
hem ben özlemem de geçmişi. onun için kendi isteğimle geleceğime dahil etmem geçmişimdekileri. herkes kendi bilir, herkes kendi belirler yerini...
biliyor musun ben adımın değil soyadımın insanıyım: yalancılar bayraktar'ıyım! bende her gülücük sahte, her dua düşmanca. doğrularım sadece kendime ve beni acıtmamışlara...
zaten giydiklerim, tırnaklarım, saçım, makyajım, kahkahalarım da aşırı... içim dışım bozuk benim...
sana bir şey söyliyim mi? ben aslında senin gibiyim: masum/bakire değilim.

27 Ocak 2011 Perşembe

KUŞATMA


damlayıp geçtin gözlerimden, serpilip aktın omuzlarımdan, süzülüp düştün parmak aralarımdan ve damlalarınla buluşup kendin oldun... kaldırımın meğilini bahane edip istikametime ters yönde yolunu buldun... bense durdum ve menderes edişini izledim. belki de bi yılanın avına yaklaşım biçimiydi gidişin : yeni avına! bir önceki, bıraktığın zehirden iyileşmeden, uzaklaşıp olay yerinden, yeni bir avın peşine düştün... bana beni susturan o kılıflık yalanlarını nasıl sıraladıysan, yeni avına da anlat bunları : ben kalleş olayım sen leş; ben kötü olayım ve öyle kalayım ama sen iyileş... senin ömrün zehirlemekle geçsin tatlı tatlı bense panzehir arayayım acı acı ve benim de kurbanlarım olsun her arayışta dört bir yerlerinde acı; hepsi de sen imzalı... sen bir ordu, orman, sürü (adına her ne dersen işte!) bırak ardında... ve bizi izle o küçük tepende ama bilki tepenin kuşatılmasına az kaldı!

KİMLİK(?)


Bu iş kimlik???
Merak konusuydu bu işin kimliği.
Daha fazla sorgulamaya gerek yok cevap çok belli:
Herbir yerde parmak izin, kokun var.
Mahal yerini yani her yerimi araştırdım ve bunlara rastladım.
Seni işaret ediyor bütün bulgular.
Senden sonrakiler bende hep seni buldular...