3 Eylül 2013 Salı

20, 21, 22...

Sözüm geçmiyor kendime. Sağa sola dağıttığım öğütlerle tükettim ben kendimi. Bu farklı bir yaşlanma. Yaş almadan, yaşamadan… Planım yok hiçbir şey için. Sanki gelecek hiç gelmeyecek gibi. Soğuk bir korku var yalnızca. Sağ olsun beni tek başıma bırakmayan! 

Donatılmış bir masada boş kadehler. Aslında o kadehler hiç dolmadı ve aslında hiçbirinin birer sahibi de olmadı. Ben koydum onları. Donattığım masayı süslemek içindi hepsi. Bu dürüstlük için, bu saygı için, bu sadakat için, bu anlayış için, bu sevgi için, bu mutluluk için, bu vefa için, bu aşk için… Bu yemeğin şarkısı da hiç olmadı. Çiçekleri ise hiç solmadı çünkü sahteydi. Ve beni bu uykudan karanlık uyandırdı. Mumların son kıvılcımında gördüm ben karanlığı, aslında aydınlığı. Gözümden boğazıma oradan da göğsüme yerleşen bu düğüm… Kördüğüm… Çözemedim, kesip atamadım da. Masaya bıçak koymamışım. Yani ben kimseyi kanatmamışım! Ve kimseyi kanatmamamın bedelini ödüyormuşum meğer! İyi bir insan olmanın bedelini sayelerinde kendime yarattığım çıkmazlarımda elim kolum bağlı kaybolarak ödüyormuşum! Sonra bir de baktım bu ödemeyi kendimden; kendimi tüketerek yapmışım. 

Evet aç kurtlar artık masayı yağmalayabilirsiniz.


[04.09.1991-04.09.2013]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder