25 Kasım 2010 Perşembe

''MAL''

indirime girmişsin sevgilim. benim zamanımda fahişti fiyatın. karaborsada taklitin çoktu ama sen tektin, uzaktan bile belliydi orijinalliğin ve benimdin... atmadım, satmadım, bırakıp kaçmadım! sen kendin gittin. çünkü değerin arttıkça daha da yükseklere dikildi gözlerin... herkes modasın diye geçirdi seni en azından bir kere üzerine. ödünç alınıp verilir oldun arkadaşlar arasında bile. günün birinde patladı kumaşın ve defolular arasına atıldın. artık orta halli bir semtin köhne bir sokağında adı sanı olmayan bir dükkanın önünde duran ve ayağı sallanan bir tezgahın malıydın. mal sahibinin mallar elinde kalmasın diye zararına satış yaptığı ya da çok az kar sağladığı, müşterilerin ise üç kuruş emekli maaşıyla bütçelerini sarsmadan ucuza alışveriş yaptığı bir tezgah... el yordamıyla yokluyorlar seni, giyip çıkarıyorlar; deniyorlar. ve tabiki kusurunu farkedip, beğenmeyip almaktan vazgeçiyorlar! düşün cüzzi fiyatına rağmen alıcın yok! malum defolusun...! =))

bazen yolum düşüyor satıldığın semte, sokağa... uzaktan izliyorum, yanaşsam mı diyorum içimden... eski günlerin hatırına tutup seni elinden götürsem mi??? yaşattıkların gelince de aklıma yok yaaa en iyisi bir de ben deneyip çıkarayım diyorum diğer müşteriler gibi!!! sonra da diyorum yorulmama değmez ki, ne alıp uzaklara gitmeye ne de deneyip çıkarmaya... ben seni eski sen yapınca biliyorumki tekrar gideceksin yahut tadına bakmakla en büyük acıyı ben çekeceğim... ve en sonunda farkettim, senin için yerimden kalkıp buralara gelmek bile aptallık! bu yüzden artık uğramıyorum semtine, sokağına. tabi işim(!) düşerse neden olmasın! ;) ama şunu bilki bir alana bir bedava dönemi başlasa ve bedavası sen olsan aldığım malın, yine de seni kasada bırakırım!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder